22 Kasım 2010 Pazartesi

GÖZ ALTI MORLUKLARINA ÇÖZÜMLER

  


Göz altı morluklarının bir çok nedeni ve çeşidi vardır. Gözlerimizin altından yanına kadar devam edip bazen çok hafif bazense darp almış gibi bir görüntü verirler. Bu kısımda cilt vücudun diğer kısımlarına oranla son derece ince ve hassas olduğundan problemi daha çok yansıtır. Uyku eksikliği, bilgisayar karşısında geçirilen uzun iş günleri, stres, kansızlık, vitamin eksikliği, çeşitli hastalıklar ve kullanılan ilaçlar, bazı makyaj ürünleri ve kilo verme morlukların nedenlerindendir. Evde deneyeceğiniz bazı metodlarla koyu halkaların görünümünü azaltabilirsiniz.

İyi uyuyun. Her gün en az 8 saat uyuyun ve melatoninin en çok salgılandığı 23:00 ile 03:00 arasında uyuduğunuzdan emin olun. Kaliteli uyku güzel bir cilt için çok önemlidir. 

Su tüketin. Günde en az 8 bardak su için. 

Çay paketleri : Kullandığınız yeşil ya da siyah paket çayı soğuduktan sonra göz altlarınıza yerleştirerek 20 dk bekleyin. Bu mor görünümü hafifletecektir.

Patates Kürü : Bir patatesin suyunu çıkarın, patates suyuna batırdığınız pamukları göz altına yerleştirip 20 dk bekleyin ve durulayın.

Salatalık Kürü : Salatalık kabuklarını göz altınıza yerleştirerek 20 dk bekleyin.

Egzersiz yapın : İşaret parmaklarınızı yatay bir şekilde morlukların başladığı yere koyun. Yukarı bakın ve göz çevrenizi kırıştırmadan göz altı kaslarınızla parmaklarınızı kaldırmaya çalışın. Bu sırada üst göz kapağınızı oynatmamaya, alt kapağın hareket etmesini sağlamaya özen gösterin. 10 kere tekrar edip dinlenin.

Nemlendirin: Badem yağı ile göz çevrenize masaj yaparak kan dolaşımını hızlandırın. Masaj sırasında cildinizi çekiştirmeyin, parmak uçlarınızı dokundurup çekmeniz yeterli olacaktır.

İyi beslenin. Şeker ve tuzu azaltıp sebze ağırlıklı beslenin. Öğünlerinizi süt ve peynir ile zenginleştirin.

Probleminiz devam ederse doktorunuza başvurun.

30 Ekim 2010 Cumartesi

SAÇ DÖKÜLMESİNE DOĞAL MASKE






Saçlarımız da cildimiz gibi bakım ister. Düzenli olarak temizlemenin dışında maskelerle saçı beslemek gerekir. Haftada 1 kez yapacağımız maske bakımıyla saç dökülmesini durdurabilir, daha parlak ve sağlıklı saçlara sahip olabiliriz.

2 yumurtayı kırıp iyice çırpın. 5 Yemek kaşığı zeytin yağı ilave edip karıştırmaya devam edin. 1 Yemek kaşığı bal ilave edin. Parmaklarınızla saç derinize iyice masaj yaparak maskeyi tüm saçınıza sürün. Kafanızı streç filmle kaplayın ve bu şekilde yarım saat bekleyin. Daha sonra doğal bir şampuanla saçlarınızı yıkayın. Yumurta içeriğindeki proteinle saç köklerimizin güçlenmesini, ışıl ışıl saçlara sahip olmamızı, zeytin yağı ise saçımızın neme doymasını, renginin ağarmamasını sağlar.  

11 Ekim 2010 Pazartesi

Ev Yapımı Peeling



Cilt renginiz soluk ve mat mı? Cildinizin yeterince ışıldamadığını düşünüyorsanız üst tabakasından kurtulma vakti gelmiş demektir. Cildimiz kendini ortalama 2 haftada bir tamamen yeniler ve altından pürüzsüz yeni bir tabaka çıkar. Peeling yaparak kuruyan ve mat görünmemize neden olan tabakadan kurtulabiliriz.

Küçük kapaklı bir kutuya toz şeker doldurun.

Üzerini şekerin tamamını nemlendirecek kadar zeytin yağı ile doldurun. Uzun süre kullanabileceğiniz miktarda doğal peelinginiz hazır.

Yüzünüzü suyla ıslatın ve peelingden bir miktar alıp parmaklarınızla yüzünüzde ve boynunuzda daireler çizerek uygulayın. Bunu yaparken cildinize nazik davranın, tahriş olmasına neden olmamak için bastırmayın. Birkaç dakika cildinize masaj yapmaya devam edin, kurumuş dudaklarınıza da uygulayabilirsiniz.

Suyla durulayın, peçete yardımıyla yüzünüzdeki su damlalarını kurulayın. Sabun kullanmayın, cildinizin zeytinyağını çekmesine izin verin.

Bu uygulamayla birlikte cildiniz ışıldayacak ve nemlenecek. Haftada 1 kere düzenli olarak yapabilirsiniz.

6 Ekim 2010 Çarşamba

GÜZELLİK UYKUSU





İYİ UYUYUN, GÜZELLEŞİN

İyi bir uyku erkek kadın herkes için çok önemlidir. Beden ve zihnimizin yeni güne enerji depolayıp girebilmesi için bu adımı iyi değerlendirmek gerek.

-   Gece 23:00 ile 03:00 arasında vücut onarıcı mekanizmasını çalıştırır ve melatonin hormonu salgılar. Bu saatleri uyuyarak geçirdiğinizde göz altı morluklarınız kaybolur, mutlu uyanırsınız. Gece vücudunuzun cildinizi onarmak için oluşturduğu salgıları sabah size hiçbir pahalı krem sunamaz.

-   Günde en az 8 saat uyuyun. Uykunuzu alamadığınız bir hafta geçirdiyseniz, ertesi hafta plan yaparak uykunuzu telafi edin.

-   Karanlık bir ortamda uyuyun. Melatonin hormonu karanlıkta salgılanır ve bu hormon yaşlanmayı geciktirip savunma mekanızmasını güçlendirir. Çocuklarınızı da karanlıkta uyumaya alıştırın. Odanıza dışarıdan ışık geliyorsa, koyu renkli bir perde kullanın.

-   Sentetik yatak takımınızdan kurtulun, sizi bunaltmayacak, pamuklu ürünler tercih edin.

-   Yüzüstü uyumayın, bu yüzünüzde kırışıklıklara neden olur. Yan yatmak yerine sırt üstü uyumaya çalışın. Sırtüstü yattığınızda yüzünüz yerçekimi yardımıyla gerginleşir.

-   Uyumadan birkaç saat öncesine kadar bir şeyler yemeyin, çay kahve gibi içecekler tüketmeyin.

-   Yatağa girdiğinizde günün stresini dışarıda bırakın. Yaptıklarınızı ve yapacaklarınızı düşünmek yerine, kendinizi sevdiğiniz bir yerde hayal edin.

İyi uykular.

2 Ekim 2010 Cumartesi

Gözenek Arındıcı Maske


Protein deposu yumurta cildimiz için de zengin bir kaynak. Yumurtanın beyazıyla hazırlayacağımız maske sayesinde cildimizin sıkılaşmasını, gözeneklerimizin temizlenmesini ve cildimizin aydınlanmasını sağlayacağız.


Yüzünüzü sabun içermeyen bir temizleyici ile yıkayın, kurulayın.

Bir yumurtayı kırıp beyazını ayırın. Sarısını tavada pişirip faydalanın.

Yumurta beyazını köpürene kadar çırpın.

Parmaklarınızla göz çevreniz hariç yüzünüze sürün. Özellikle gözenekli kısımlara kat kat sürün.

Bir peçeteyi dört parçaya ayırın. Her bir parçayı yanaklarınıza, alnınıza ve çenenize yapıştırın.

Yumurta kuruyuncaya kadar bekleyin. Bu sırada kırışıklığa neden olmamak için fazla mimik yapmamaya özen gösterin.

Kuruduktan sonra peçete parçalarını yavaşça cildinizden ayırın. Bu gözeneklerinizi tüm kirlerden arındıracak. 

Yüzünüzü suyla durulayıp nemlendirici uygulayın.



1 Ekim 2010 Cuma

Doğal Şampuan : Urtekram



Saçınızla ilgili herhangi bir problemi çözmek için satın aldığınız şampuanın başka bir probleme yol açabileceğini biliyor musunuz? Örneğin kepek problemini çözmek için aldığınız bir ürün içindeki kimyasallar nedeniyle saçınızda dökülmeye neden olabilir. Dahası içerdiği Sodium Lauryl/Laureth Sulphates gibi ağır kimyasalların kafa derinizde birikmesine ve bunun sonucunda çeşitli hastalıkların oluşumuna neden olabilir. Şampuan sıkça kullandığımız bir temizlik ürünü, bu nedenle doğal içerikli olmasına özen göstermeliyiz. Uzun araştırmalarım sonucunda tamamen doğal maddeler içeren sertifikalı bir marka buldum; Urtekram. İşte Urtekram şampuanlarının özellikleri;

  %100 Doğal içerikli ve dünyaca ünlü ECOCERT tarafından sertifikalı.

İçeriğinin %18'i organik bileşenlerden elde ediliyor.

Rüzgar enerjisi ile çalışan bir fabrikada üretiliyor.

Sodium Lauryl/Laureth Sulphates gibi maddeler içermiyor.

Çeşitli saç problemlerine ve tercihinize göre Aloe Veralı, Isırganlı, Kahverengi Şekerli, Sarı Papatyalı, Kına Özlü, Akdikenli, Lavantalı, Parfümsüz, Güllü, Biberiyeli, Yosunlu ve Çay Ağaçlı gibi türleri var. Ayrıca çocuklar için farklı ürünler de bulunuyor.  

Isırgan otu içeren şampuanın Tomurcuk Çayına benzer muhteşem bir kokusu var.

Fiyatı 20-25 TL arasında ve aktarlarda bulabilirsiniz, ya da online sipariş verebilirsiniz.

Kullanım Önerisi: Saçınıza bir miktar uyguladıktan sonra saç derinize masaj yapın ve şampuanın duşunuzu bitirene kadar saçınızda kalmasını sağlayın.  



 

27 Eylül 2010 Pazartesi

BARE MINERALS SPF 30 DOĞAL GÜNEŞ KORUYUCU

 


Son zamanlarda popüler olan güzellik önerisi cildimizi güneşten korumak için her gün güneş kremi kullanmamız gerektiği. Ancak çoğu güneş kremi içeriğinde barındırdığı kimyasalar nedeniyle gelecekte cildimizde tahribata ve yıpranmış bir görünüme neden olabilir. Ayrıca ciddi sağlık problemlerine de yol açabilir. Bunu engellemek için serfitikalı ve doğal güneş ürünlerinden yararlanmalıyız.

Kısa süre önce internet üzerinden Bare Minerals SPF 30 Doğal Güneş Koruyucusu siparişi verdim. Yağlı ciltler için harika bir ürün olduğunu söylemeliyim, işte genel özellikleri;

  Ürün ağır kimyasallar ve yağ içermiyor. Sertifikalı ve ödül kazanmış bir ürün.

  Pudra formatında olduğundan yağlı ciltler için çok uygun, ciltte terlemeyi önlüyor, gözeneklerin genişlemesine neden olmuyor.

  Hafif rengi sayesinde cilt tonunu eşitliyor.

  Son derece yumuşak bir fırçası var, Pudra tüpün alt kısmındaki şeffaf kutuda, üst kısımda ise fırça yer alıyor.

  Kullanırken kapağı açıp tüpü çevirdikten sonra fırçayı istediğiniz bölgeye sürmeniz yeterli oluyor, pudra fırçanın arasından çıkıyor ve siz fırçayı yüzünüze sürdükçe eşit biçimde yayılıyor.

  SPF 30 koruyucu içeriyor.

  A, C & E vitaminleri, aloe vera ve çeşitli antioksidanlar içeriyor.

  Tüp 10 cm uzunluğunda ve çantada rahatlıkla taşınabiliyor.

  Siparişi Strawberry üzerinden verdim ve tutarı 50 tl. 2-3 gün içerisinde gönderdiler.

Bazen yeterli miktarda uyguladığımdan emin olamıyorum, bu nedenle tüpün altındaki şeffaf kapağı çevirerek açıp, bir miktar pudrayı beyaz bir kağıdın üzerine döküyorum. Kapağı kapatıp fırçayı kağıdın üzerindeki pudraya iyice bulayıp uyguluyorum. 

Gün boyu kendini krem gibi hissettirmemesiyle bu ürün tam bir harika!


26 Eylül 2010 Pazar

Cilt Beyazlatıcı Maske


Yüzünüz boynunuzdan ya da vücudunuzun diğer kısımlarından daha mı koyu tonda? Bunun nedeni vücudunuzun kıyafetler yardımıyla korunurken yüzünüzün sürekli güneşe maruz kalması. Özellikle yaz aylarında belirginleşen bu ton farkı, kış aylarında da kendini gösterir.

Bu rahatsız edici görünümden evde hazırlayacağınız doğal maskeler yardımıyla kurtulabilirsiniz. Yüzünüzü cilt tipinize uygun bir temizleyici ile yıkayın. Bir yemek kaşığı yoğurtu 2-3 damla limon ile karıştırın. Mümkünse süzme yoğurt kullanın. Bu karşımı tüm yüzünüze ve boynunuza yayın. 20 dakika bekletin ve durulayın. Cildinizde gerginlik hissederseniz nemlendirici uygulayın. Yoğurt ve limon bilinen iki cilt beyazlatıcı besin, ayrıca yoğurt cildi nemlendirip pürüzsüzleştirir. Ancak limonun asitinden dolayı maske yüzünüzdeyken güneşe çıkmayın. Maskeyi 15 gün boyunca düzenli uygularsanız sonuca şaşıracaksınız.   


21 Eylül 2010 Salı

Zeytinyağı İle Güzellik Önerileri



Zeytinyağı birçok ünlü güzelin güzellik sırlarındandır. Zeytin gibi çok yararlı bir meyveden elde edilmesi, yan etkisinin olmaması, yenildiğinde sayılamayacak kadar çok yararlarının olması güzellik kürlerinde de zeytin yağını vazgeçilmez yapıyor. Bu muhteşem doğal bakım ürününü kullanmak için tüm gün eve tıkanıp yağ içinde yüzmeniz gerekmiyor. Küçük şişelere, boşalan kozmetik ürünlerinizin cam kaplarına doldurarak çantanızda taşıyabilir, ofisinizde bulundurabilirsiniz. Peki zeytinyağını günlük bakımımızda nasıl kullanabiliriz?

-   Sık sık saçlarınızı yıkıyorsanız ve saçlarınızın yıprandığını görüyorsanız, saç kremi kullanarak saç derinize extra kimyasal yüklemeyin. Ellerinize alacağınız 3-4 damla zeytinyağını avuçlarınıza ve parmaklarınıza yaydıktan sonra saçlarınıza iyice yedirin. Saç derisine değil, saç tellerine odaklanın. Yumuşak bir tarakla saçlarınızı uçlarından başlayarak tarayın. Kuruduğunda yumuşacık olacak.

-   Küçük bir cam kutuya doldurduğunuz zeytin yağını çatlayan dudaklarınıza, kuruyan dirseklerinize ve dizlerinize uygulayın.

-   Gece uyumadan önce ayaklarınıza masaj yaparak zeytin yağı sürün ve pamuklu bir çorap giyerek uyuyun. Sabaha ayaklarınız yumuşacık olacaktır.

-   Göz kaleminizi çıkarmak için pamuklu çubuğu zeytin yağına batırarak kirpik diplerinizde gezdirin, sonuca şaşıracaksınız. Kuru ya da normal cilde sahipseniz tüm makyajınızı bir parça pamuğu batıracağınız zeytin yağı ile temizleyebilirsiniz.

-   Erkekler traş öncesinde, hassas ciltlerini tahriş olmaktan korumak için zeytin yağını traş kremi olarak kullanabilirler.

Hafta sonları bakım kürlerinde zeytin yağından yararlanabilirsiniz.

-   Kuru yıpranmış saçlarınıza bol miktarda zeytinyağı ve bademyağı karışımı uygulayın, yarım saat bekletin ve şampuan ya da doğal bakım sabunuyla yıkayın. Bu bakım saçlarınızı onaracaktır.

-   Bel-boyun ağrısı çekiyorsanız bu kısımlara zeytin yağıyla masaj yaparak kaslarınızı gevşetin ve dinlenin.

-   Kollarınıza, bacaklarınıza ve tüm vücudunuza masaj yağı olarak kullanıp cildinizin yumuşamasını, banyo sonrası kaybettiği nemi yeniden kazanmasını sağlayabilirsiniz.

Sanıldığının aksine zeytin yağı saçlarda bitlenmeye neden olmuyor. Vücut losyonu, banyo sonrası kremleri, bebek yağı gibi ürünlere alternatif olmasının nedeni ise, bu ürünlerin içeriklerini koruyabilmesi için ağır kimyasallar içermesi ve cilde uygulandığında bu kimyasalların emilip deri altındaki kılcallar yardımıyla kana karışması. Vücudumuzu rahatlatmak istiyoruz, kızdırmak değil.

15 Nisan 2010 Perşembe

DOĞAL MARKALAR




Bir önceki makalemizde zararlı kimyasallardan nasıl arınacağımızı öğrenmiştik. Şimdi doğal içerikli ve sertifikalı ürünler listesini görme zamanı geldi. Bu noktada dikkat etmemiz gereken konu "Doğal" çıkışlı markaların her ürününün yüzde yüz doğal olmadığı, hatta bir kısmında zararlı kimyasalların bulunabileceğidir. Bu yüzden ürünleri alırken mutlaka etiketlerini incelememiz gerekir. İşte en popüler doğal ürünler listesi;

Aubrey Organics - http://www.aubrey-organics.com/

Aveda  - http://www.aveda.com

Dr. Hauschka - http://www.drhauschka.com/

Honeybeegardens - http://www.honeybeegardens.com/

Id Bare Minerals - http://www.bareescentuals.com

Janeiredale - http://www.janeiredale.com/

Josie Maran - http://www.josiemarancosmetics.com/

Juice Beauty - http://www.juicebeauty.com/

Lavera - http://www.lavera.com/




7 Mart 2010 Pazar

KİMYASALLARDAN ARINALIM


 


Bugün kimyasallardan arınma günümüz! Zararlı kimyasal içeren tüm ürünlerimizden kurtulacağız ve yerlerine sağlıklı, geri dönüştürülebilir ambalajlara sahip ürünlerden alacağız. Şu bir gerçek ki kozmetik üreticileri, ilaç üreticileri ve diğer birçok üreticiler ürünlerini satarken sağlığımız yerine cebimizden çıkacak paraya odaklanıyorlar. Bu konuda ilaç firmalarının uyguladığı şaşırtıcı satış taktiklerini tarih kitaplarında bulabilirsiniz. Cebinizdeki parayı zaman ve enerjinizi harcayarak kazanıyorsunuz, onu harcadığınız yerlerin size ve çevrenize yarar sağladığından, en azından zarar vermediğinden emin olun.

Projemiz için büyük bir masaya ve 2 sepete ihtiyacımız olacak. Sepetlerden birini “Atılacaklar” diğerini de “Kalacaklar” olarak etiketleyin. Masanın üzerine evdeki ve çantanızdaki tüm kozmetik ürünlerini, şampuanları, sabunları, parfümleri, kremleri, traş losyonlarını, bitkisel ve doğal olduğu için satın aldığınız ürünler de dahil her şeyi koyalım. Ürün içeriklerini inceleyerek eleme yapacağız. Eğer ürünlerimizde EcoCert gibi organik-doğal sertifika damgası varsa Kalacaklar sepetine atıyoruz. Herhangi bir sertifika yoksa, içerik kısmına bakıp aşağıdaki maddelerden herhangi biri var mı diye kontrol ediyoruz.


Benzoyl Peroxide : Akne için üretilen ürünlerde sıklıkla kullanılır. MSDS ‘ ye göre kanseri tetikliyor ve tümöre neden olabiliyor. Mutasyona neden olabilen madde olarak değerlendiriliyor; insan ve diğer memelilerin DNA’sını tahrip eden etkileri olabilir. Teneffüs edilmesi zehirlenmeye yol açıyor. 

DEA (Diethanolamine), MEA (Monoethanolamine), & TEA (Triethanolamine): Bu köpük yapıcı madde cilt ve gözü tahriş ediyor ve deri iltihabına yol açıyor. Deri tarafından kolayca emilerek organlarda hatta beyinde bile birikiyor. Düzenli kullanımı akciğer ve böbrek kanserinin başlıca nedenlerinden.

DIOXIN : Ürün içeriğinde yazılmaz. Daha çok triclosan, emulsifiers, PEGs ve ethoxylated temizleyicileri, Sodium Laureth Sulfate gibi antibakteriyel maddelerde yer alır. Kansere neden olur, savunma sistemini zayıflatır, sinir sisteminde düzensizliklere neden olur, düşüğe ve doğum bozukluklarına neden olur. Hormon tahribatçısı bir içerik ve 1 damlası 300 Olimpik Havuza etki edecek şekilde zehirlidir. Vücudumuzun bu zehire karşı koyacak savunması yoktur. En bilinen örneği dioxin zehirlenmesi nedeniyle 1 gecede yaşlanan Ukrayna başkanı Yushchenko’dur.

DMDM Hydantoin & Urea (Imidazolidinyl): Bu iki madde eklem ağrılarına, kansere, cilt reaksiyonlarına, alerjiye, depresyona, baş ağrılarına, göğüs ağrılarına, kulak enfeksiyonlarına, kronik yorgunluğa, baş dönmesine ve uykusuzluğa neden oluyor. Bunlara maruz kalındığında solunum yolları tahriş olabiliyor, kalp çarpıntısı, astım, şiddetli öksürük ve grip tetikleniyor.

FD&C Color & Pigmentler (Renklendirici): Kömür katranından elde edilen sentetik boyalar toxin depolayan ağır metal tuzlarını içeriyor ve cilt hassasiyetine/tahrişine yol açabiliyor. Emilimi oksijen boşalmasına ve ölüme neden olabiliyor. Hayvan çalışmaları neredeyse tamamının kanserojen olduğunu göstermiş.
Parabens (Methylparaben, Butylparaben, Ethylparaben, Propylparaben): Koruyucu madde olarak kullanılırlar ve çoğunlukla “Paraben” şeklinde içerikte yazılmazlar. Deodorant ve ter önleyicilerde kullanılırlar ve yapılan araştımalar sonucunda göğüs kanseri tümörü içinde bulunmuşlardır. Parabenler hormon tahribatçısı olarak erkeklerde ve erkek farelerde kısırlığa neden olabiliyor. Östrajen (dişilik hormonu) benzeri aktivitesi hormon dengesini bozuyor ve çocuklarda erken ergenliğe neden oluyor.

PEG (Polyethylene glycol): Propylene Glycol’un etoksilasyonu ile yapılır ve etoksilasyon ile elde edilme sürecinde, içeriğinde tehlikeli düzeyde Dioxin bulunmuştur. PEG kişisel bakım, bebek bakım ürünleri ve güneş kremleri de dahil her şeyde var.

Phthalates: Xenoestrogenler çoğu üründe var ve genellikle ürün etiketlerinde yazılmazlar. Akciğer/böbrek zedelenmelerine, doğum kusurlarına, sperm sayısında azlmaya, erkek ve kız çocuklarında erken göğüs oluşumuna neden oluyor.

Propylene Glycol (PG) and Butylene Glycol:  EPA, Propylene Glycol’u koruyucu eldiven, koruyucu giysiler, koruma gözlüğü kullanacak kadar toxic olarak değerlendiriyor ve gömülerek uzaklaştırılması gerektiğini savunuyor. Çünkü Propylene Glycol cilde çok çabuk nüfuz ediyor. EPA beyin, akciğer ve böbrek anormalliklerine karşı cilt ile temasından uzak kalınması konusunda uyarıyor. Endüstri ürünlerinde kullanıldığından daha yoğun miktarda kullanıldığı birçok üründe dahi uyarı yazısı bulunmamaktadır.

Sodium Lauryl Sulfate (SLS) and Sodium Laureth Sulfate (SLES): Deterjanlar, yüzey temizleyicileri, şampuanlar, sabunlar ve diğer temizlik ürünlerinde köpürtücü olarak kullanılır. SLS'ye maruz kalan hayvanlarda göz tahribatı, depresyon, nefes darlığı, ishal, cilt tahrişi ve hatta ölüm görülmüştür. SLS cildin savunma sistemine de zarar vererek katmanların ayrılmasına, iltahaplanmasına ve yaşlılığa neden olabiliyor.

Güneş Kremi Kimyasalları : Avobenzone, benzphenone, ethoxycinnamate, PABA güneş kremlerinde sıklıkla kullanılan içeriklerdir. Serbest radikallerin oluşmasına ve DNA'yı zedeleyerek kanser oluşumuna neden olduklarına inanılıyor.

Triclosan: Bu sentetik “antibakteriyel” madde yaprak dökücü (Agent Orange) maddeye benzer kimyasal yapıya sahip. EPA bu maddeyi insan sağlığı üzerinde zehirleyici etkisi olan ve çevreye zarar veren tarım ilacı olarak kaydetmiş. Klorofenol kategorisinde de yer alıyor. 

Bu maddelerden herhangi birini içeren ürünü atılacaklar sepetine koyuyoruz. Eğer ürün üzerinde içeriği yazmıyorsa yine atılacaklar sepetine gönderiyoruz. Çünkü kozmetik ürünleri ilaç gibi etkilidir ve yan etkileri de vardır. İlaçlarda yer alan prospektüs kullanıcının ürünü kendi iradesiyle sonuçlarına katlanarak kullanması için vardır. Aynı sistem bakım ürünlerinde de olmalıdır. Örneğin o rengarenk sevimli ojelerin üzerinde sağlığa etkileri yazıyor olsaydı çoğumuz kullanmayı bırakırdık. Bu zararlı kimyasalların etkilerini okudukça nedenini anlamadığımız birçok hastalığın kaynağı beliriyor gibi.

“Bitkiseldir” etiketiyle çıkış yapan markaların ürünlerini de sınamadan geçirin. Bitkisel olduğu için Yves Rocher’in bir sürü kişisel bakım ürünlerini satın almıştım. Şimdi çoğu atılacaklar sepetinde. Ne yazık ki bir çoğunda Paraben bulunuyor. ABD’deki merkezlerine mesaj atarak ürünlerini doğal diye satın aldığımı, ancak şampuanlarında Sodium Laureth Sulfate, kremlerinde Paraben bulunduğunu yazdığımda ise, bu maddelerin henüz FDA tarafından zararlı kabul edilmediğini söylediler. Haklı olabilirler ancak bu maddelerin sağlığa olumsuz etkileri yukarıda tesbit edilmiş. Aynı zamanda el yapımı olduğu için Lush’tan mis kokulu sabunlar almıştım. Sonra içeriğinde listedeki kimyasalları görünce kendileriyle bağlantıya geçtim. İçeriğindeki kimyasalların çok düşük oranda olduğunu söylediler. Peki, aldığımız ürünü her sabah kullandığımızı düşünelim? Düzenli olarak vücudumuza kimyasal yüklüyoruz ve bunlar organlarımızda birikiyor. Bir süre sonra vücudumuz tepki vermekte haklı değil mi?



Bazı kimyasal içerikler ne yazık ki etikette yazmıyor, bu durumda en güvenli yolun sertifikalı ürünler kullanmak olduğunu belirteyim.

Bir sonraki makalede attığımız ürünlerin yerine satın alabileceğimiz markaları inceleyeceğiz.


27 Ocak 2010 Çarşamba

KURUYAN CİLTLERE 5 ÖNERİ


Küresel ısınma ve buzulların erimesi kışı özletir oldu. Ve işte kış tüm güzelliğiyle geldi, her yeri beyaza bürüdü. Bu aylarda sürekli sıcak ortamlarda bulunmamız, sıcak suyla duş almamız, güneşin azalan etkisiyle güneş bakımını durdurmamız gibi nedenlerden dolayı cildimizin nem oranı azalır. Doğayla uyumlu yaşayarak kışın tadını çıkarabilmek ve cildimizi korumak için birkaç önerim var;


Bol bol su için. Su susayan cildimizin nem oranını artırarak cildi içten dışa onarır ve parlatır. Besinlerin hücrelere taşınmasını sağlar, bu yüzden tüm organlarımızın düzenli çalışması için büyük önem taşır.


Doğal bir nemlendirici kullanın. Özellikle dışarı çıkadan önce soğuk havanın neden olabileceği cilt çatlaklarını engellemek için nemlendirici kullanmak önemli. İçeriği bilinmeyen bir krem yerine, doğal bir bakım yağını tüm vücut için kullanmak bolca nem sağlar. Uygulama sonrasında yüz egzersizleri yaparak kan dolaşımını hızlandırın.


Dudaklarınızı yalamayın, bu daha çok çatlak oluşmasına neden olur. Onun yerine dudak balmı kullanın ya da yine bakım yağını dudaklarınıza uygulayın.


Tek parça kalın kıyafetler giymek yerine, kat kat giyinin. Cildinize en yakın olan katın pamuklu olduğundan emin olun. Sentetik kıyafetlerden tere ve kötü kokulara neden olacağından kaçının.


Ne kadar sıkı çalışırsanız çalışın, günde en az 8 saat karanlık bir ortamda uyumaya çalışın. Uyku hem cildiniz hem de tüm vücudunuzun kaybettiği enerjiyi yeniden depolaması ve dinlenmesi için önemli.  Yeterli süre uyuduğunuzda cildinizin parlaklığı ve göz altı morluklarınızın azalması dikkatinizi çekecek.